YAKAN KIŞ 9

Frene bastı basmasına ama öyle hızlı ilerliyordu ki durması kolay olmayacaktı. Bir türlü uyuyamıyordu. Sabahın dördü olmuştu saat. Çıktı yatağından. Sinirleri iyice bozulmuştu artık.

Oğlan mal değildi ya aldığı sinyali yanlışa yorumlasın.

Kızın oğlana karşı hisleri olmasa şunca saat konuşmaları mümkün olmazdı.

Oğlan iyiden iyiye sinirleri bozulmuş bu karamsarlıkta yitip gidiyordu.

Bu kaçıncı davet? Bu kaçıncı bahane?

Ve nasıl usulünce reddediyor ki oğlan her seferinde anlayışla karşılıyor. Kıza inanıyordu çünkü. Yalan olamaz, gerçek dışı bir şey olamaz, geçiştirmek,

Neydi bu kızın amacı? Neden iyi geçindikleri halde bir türlü buluşmaya yanaşmıyordu?

istemem yan cebime koy veya sen hele bir köşede bekle şimdilik mevzusu olmazdı. Kıza yakıştıramazdı bunlardan hiç birisini. Gülüşüne kurban olduğu kıza güvenmeyi, inanmayı tercih edecekti elbette.

Lakin bu karamsarlıktan iyice yorulmuştu artık. Aşk mı ne zıkkım bu kadar can yakmamalıydı. Adını koyamadığı bu durum gittikçe arapsaçına dönüyordu. Artık pes etmişti oğlan. Kıza mesaj atmamaya, gidişata göre ne yapacağına karar vermeyi planladı. Belki tüm bunlar kendi hayal gücünün ürünüydü. Belki kız oğlandan atak bekliyordu. Belki oğlan kız için yeterli değildi. Belki kız oğlanı beğenmiyor ama arkadaşlığını seviyordu. Belkilerle dolu bu soru tufanından kurtulmak isteyen oğlan güneşin doğuşunu gecenin sessizliğini bozan horozlardan öğrendi. Sabah etmişti strese kapılmaktan. Yeni güne umutsuz bir başlangıç yapmıştı artık.

Güneş uyandırır günü ona günaydın denilmez, nöbeti devralır gece ona iyi geceler denilmez.