YAKAN KIŞ 8
Bir önceki gün mutluluktan havalara uçan oğlanın kanatları kırılmış, baş üstü yere çakılmıştı adeta. Gününü aydınlatan bir mesaj yok iken yine atağını yapmış muhabbete başlamıştı. Üstelik kızın rahatsızlığına çok üzülmüş meraktan kıvranıyordu.
Elinden bir şey gelmeyince kendini paralıyordu lüzumsuz yere. Kız bir şey istese koşarak giderdi yardıma. Gece boyu uyanıp uyanıp telefona baktı. Çok kafaya takmıştı kızın o kadar erken uyuyacağı kadar hasta olmasını. Ciddi bir durum diye endişeleniyordu oğlan haliyle.
Uykusuz kalan oğlan az biraz uyuyabilmişken, uyanması gördüğü bir kabustan oldu. Şokun etkisiyle başını şiddetle sallamaya başladı. Zaten stresliydi birde bu kabus olayı patlak vermişti şimdide. Hemen telefona atladı. Bomboştu ekran.
Saat 11 olmuş iyidir inşallah.
Günaydın mesajına cevap alması 15 dakika falan sürmüş olsa da, oğlanın ömrü gidiyordu, saçları ağarıyordu sanki. O derece endişe etmişti.
Lanet olsun aşık oldum ben!
Kimse dost gördüğü birisi için bu kadar endişe duymazdı. Oğlan idrak ediyordu artık olanı biteni.
Kızdan iyi olduğunun haberini aldığı zaman buruk bir sevinç yaşadı.
Ulan o ki bir şeyin yok, bilmez misin bu adam seni merak eder? Bilmez misin sana kıymet verir? İnsan bir haber vermez mi? Neden umursamıyorsun? Neden gününü aydınlatmaktan kaçıyorsun?
Oğlan tüm bunları içinden söylemişti ve artık iyiden iyiye kızın kendisini pek düşünmediğini anlamaya başladı.
Yaklaşık bir saat kadar kızla muhabbet ettiler. Kızın düşüncelerinden emin olabilmek için bir kaç sual etmeyi uygun buldu. Artık aldığı cevaplar oğlanın hareketlerini şekillendirecekti.
Kızın sıcak yerlere olan ilgisine nazaran onu memleketine götürmeyi teklif etti.
Oğlan bu konuşmalardan sonra yine kendisini aşikar edecekti farkına varmadan.
Yahu bu kız bir türlü buluşmamış seninle ama Rize'ye gelme konusunda açık kapı bırakıyor?
'Acaba kıvırma sanatında ustamı? Yoksa gerçekten de ilerleyen zamana mı sarkıtmak istiyor?'
Oğlan bu sorularda iyice boğuluyordu artık.
'Gerçekten gelmek istemese açık açık demez miydi?'
Bir süre sonra son son şansını deneyip sorusuna yanıt bulmayı umdu. Sevdiği ve kızın da seveceğini düşündüğü bir sinema filminin afişini gönderdi.
'Yine bir ikilem!'
Kızın bu tavrına oğlan ne kanaat getireceğini bir türlü bilemiyordu. Artık iyiden iyiye kendisini geri çekmeye ve daha fazla direnmemeye karar verdi. Dünya hali ile 30 saniye geçmişti belki ama ona kalsa dakikalarca nefesini tutmuştu kıza cevap vermeden önce.
Sadece bu tek kelime oğlanda çok şey ifade ediyor olsa da kız ne anlam çıkartmıştı hiç bilemeyecek. Oğlan artık mesafesini koruyacaktı. Görmüştü ki kıza ne kadar yakın olmaya çalışsa da kız mesafeyi hep koruyordu.
'Belli ki sana fırsat vermiyor. Belli ki hala daha adamın etkisi var üzerinde. Belli ki senden de vaz geçmiyor. Ya da kim bilir dünyadan habersiz seni sadece arkadaş görüyor.'
'Yok yok bu imkansız. Bunca ilgiyi kim, hangi arkadaşına göstermiş? Sen hele bi geri çekil, bakalım kızın tavırları nasıl olacak?'
Oğlan aldığı karardan sonra kıza hiç mesaj atmadı. Gecenin karanlığında, örtmüştü yine yalnızlığını üstüne. 'Kendime sarılır donarım' demişti fısıldayarak. Bir hüzün çemberi sarmıştı içini. 'Bundan sonra rahatsız etmiş olurum. Belli ki istemiyor. Artık bırakma vaktidir.'
Oğlan akışına bırakma vaktinin geldiğine kanaat getirmiş ve frene basmıştı artık.
Oğlan, kızın daha önceden hakim olduğu bir meseleyi görmüştü. Rüyasında iftiraya uğradığı için iyice sinirleri bozulmuş lakin kızma nedeni iftira değil, güvendiği insanlarca suçlanması idi. Bu duruma siniri bozulan oğlan çok öfkelenmişti. Rüya dahi olsa iyi bilirdi ki başkalarının düşüncelerine göre hayatını şekillendirmezdi. Nankörlüğe tahammül edemezdi sadece.
Kısaca hikayeyi anlattı. Sonrasında;
Oğlana o kadar boş gelmişti ki 'Ayarlarız bir gün' sözü hiç kale almamıştı. Çünkü ne kadar iyi anlaşıyor olsalar bile kız bir türlü buluşmak istemiyordu. İçi boş bir cümle idi oğlana göre. Bu yüzden 'İnşallah' demekle yetindi.
Rüya tabiri sonucunda başına gelen olayı anlatan oğlan kız ile yaklaşık bir saat daha sohbet etti.
Oğlan hiç bozuntuya vermese de çok bozulmuştu bu duruma. 'Dışarı çıkmıyorum, çok yoğunum, bu sıralar olmaz.' Tüm bunları söyleyen kız güne gidebilecek vakti bulabiliyordu. Oğlanda sessiz kalmayı, yorum yapmamayı tercih etti.
'Yok oğlum bu kızın sana ilgisi olsa, on defa görmek isterdi seni. Başkasına ağlamış birisi bakmaz sana. En fazla gösterdiğin ilgiden hoşlanır ama senden hoşlanmaz. Baksana seni ne kadar güzel reddediyor. Anla artık sana vakit ayırmak istemiyor, çünkü senin ona olan ilginden haberdar. Arkadaş kalmayı uygun görmüş belli ki.'
Oğlan kendi kendine konuşurken çok güçlü olduğunu düşündüğü iradesi karşısında aciz düşmenin şaşkınlığıyla kıza yazdı yine.
Kızın rahatsızlığı oğlanı çok tedirgin etmişti. Bir şeyler yapmalıydı. 'Ihlamur çayı var getireyim iyi olursun' demek istedi ama bunu alenen diyemezdi.
Nefesini tutmuş bir şekilde kızdan cevap bekleyen oğlan menfi cevabı almıştı.
Oğlan 'ahh keşke' diye içinden geçirirken kız mesaj atmaya devam etti.
Bu mesaj oğlanı şoka uğratmıştı. Aniden kesip atılan sohbetlerden nefret ederken aklına bile gelmemişti. Tek düşündüğü kızın sağlığıydı.
Kız bir kaç mesajın ardından sessizce sessizliğe bıraktı oğlanı.
Oğlan iyiden iyiye şaşırıyordu bu duruma. Yaza kadar beklemek istemiyordu kız ile baş başa vakit geçirebilme fırsatı vardı ise.
Bu boş vaatlere içi sıkılan oğlan kızı anlayabilmek adına sessizliğe büründü. bir süre sonra yazdı kız.