Hakikat nedir? Yaratılanın vazifesi kendisine verilen bu bedeni doyurup korumak mı? Neydi bunca çabanın evveliyatı? Var olmayı mı istemiştik? Neydi deneyimlemek istediğimiz? Bunca acı, keder o cenneti bırakmaya değer miydi? Nedensiz değildi bunca şey. Peki o nedene neden ulaşamadı bunca can? Sadece iyi olmak, iyiye hizmet etmek mi? Peki dengede nasıl kalacaktı insan? İnsan olabilmiş miydik? Sanmam. Yana yana, düşe kalka, acının içinden geçerek ulaşacaktı hakikate. Ya bu yolda yıkılanlar, kendi kendilerini çürütenler onlar neyin sınavındaydı? Biz mi yaratıyorduk bu hayatı, biz mi istiyorduk bunca yaşanılanı? Nasıl güzele, sağlığa, varlığa kavuşacaktık? Hepsi bir kandırmaca mıydı? Zihin bir okyanus, bol fırtınalı. Dinmek bilmiyor bu yağmur, bu dalgalar. Durulup sakinleyemedi bunca yıl. Kolaylıkla olsun istedik. Söylemlerimiz mi yanlıştı? Hangi kelime, kelam bizi bizle yaptı? Bir hatırlarsam. Ama unutandı insan. Varlığını, evveliyatını, geleceğini, amacını. Doğru kelimeler, güzel hissiyatlar

Onlar cennetin evlatlarıydı

ulaştırabilir mi insanı refaha? Öyleyse doğduğunda neden ağladı insan? İlk niye çürüttü göbek bağını? Bıraksam karanlığa gömülüyorum. Bırakmasam deliriyorum. Araf’ta mı kaldık? Neydi ruhlarımızın isteği? Neydi bedelini ödediğimiz? Ne yaptık?